4 Şubat 2014 Salı

Eskiden ne Facebook bilirdik ne Twitter
Merak ettiğimizde arkadaslarımızı
Evlerinin önüne gidip 
Avazımız çıktığı kadar bağırıp
Bulduktan sonra çocukluk hasretimizi giderirdik 

Ne Kim Kardashian'ı tanırdık ne de Johnny Depp'i

İnek Şaban Kara Murat vardı idollerimiz

Pepee ve Caillou ile büyümedik biz

Mavi mavi şirinler
Reis olan bi Temelle büyüdük

Havalı çocuk

Facebook’ta 2000 tane arkadaşı olan
Durumlarını 1000 kişi beğenen değildi
En çok kimin tasosu varsa
Mahallede kim en iyi top oynuyosa
Kavgalarda en çok kim yenilmiyosa
Oydu en havalı

Alçak gönüllülük vardı

Annemizin üzerine sürdüğü 
Salçalı ekmeği paylaşan çocuklardık

Sokaklarda toz içinde kalırdık 


Koşturmadan kan ter içinde kalır

Su içmek için kaynaklara gittiğimizde
Adeta birbirimizle yarışırdık
Hatta beddua eder
''Benden önce içenin kanı kurusun'' bile derdik masumca

Bazen düşerdik

Dizlerimiz kanardı
Kabuk tutunca da yarayı kaldırmayı severdik

Sehpaları ters çevirip içine oturur sonrada kendimizi iterdik

Ailemizin yaramaz çocuklarıydık

Kumdan yollar yapıp

Arabalarımızla oynardık mesela

Güzel kadınlar

Ya da fit erkekler değildi sadece 
Hayalimizdeki insanlar

Eskiden sadece gerçek olmadığını bildiğimiz halde öcülerden korkardık

Şimdi
İnsanlar gölgelerinden bile korkuyorlar

Nerde o kaldırımlarda uzun eşek oynayan çocuklar

Nerde bisikletin arka tekerleğine pet şişe sıkıştırıp motor sesi çıkaran çocuklar

Evine ekmek götürebileni

Hayat mücadelesini dişini tırnağına takarak
Alın teriyle bütünleştirip mücadelesini sürdüreni
 "Erkek" biliyorduk
Şimdi bi elinde sigara
Ağzından salyalar akarak 
Rahatsız edici tavırlarla kızların arkasından bakanlar
Erkek oldu

Çok değil

10 yıllık geçiş süresini kıyaslıyorum
Ne oldu da değiştik

Keşke hala yaramaz birer çocuk olsaydık da

Sadece dizlerimiz kanasaydı

20 Ocak 2014 Pazartesi

Kendine bir sor

Neyi doğru neyi yanlış yapıyorum diye bir sor

Dön bak etrafa

Ama iyice bak

Gördün mü şimdi

Ne kadar uzaksın  denge eksenine

Şaşkınsın , alaşağı oldun değil mi...
                                                                     (D.Ş.)

19 Ocak 2014 Pazar

OLMAK!
OLMADI
GENE OLMADI
İSTEDİM OLMADI
HAYAL ETTİM OLMADI ARZU  ETTİM OLMADI
NEDEN ?
BİR OYALANMAMIYDI BENİMKİSİ YOKSA BİR UYKUMU ?
OLMAK İÇİN NE OLMALIYDI ?
OLUNMAZMIYDI BİR ŞEY İSTEYİNCE ?
YÜCE YARATICI OLDURMAK İÇİN BİZDEN NEYİ İSTİYORDU ?
OLDURAN DİLEMEDİKÇE OLMAZDI MUHAKKAK.
SADECE İSTEMEKLE OLMAZDI DEDİ YÜCE YARATICI
EYLEM EN BÜYÜK ETKENDİ VE OLMAK BİR FİİLDİ
FİİLLER HAREKET BİLDİRİRDİ
BİZİMKİSİ YARIM KALMIS BİR HEVESTİ
UYAN DEDİ GAFİL UYKUNDAN YÜCE SES
ÇIK ŞEYTANIN KUCAĞINDAN
OLMAK İÇİN ÇALIŞMAK GERE DENEMEK GEREK .TER VE GÖZ YAŞI GEREK DEDİ

ÇALIŞ VE SABIR ET BAK O ZAMAN NASIL DELER KAYAYI İNCE KÖKLÜ NAZİK ÇİÇEK.

14 Ocak 2014 Salı

KIZILTEPE
Çok adına şiirler yazılmış kuşkusuz
Çok ayrılık yaşanmış sende ve
Çok gözler yaşlara boğulmuş
Kavuşmuşken sana anlam yüklü yağmurlar yağacak üzerine
Çocukluğum gençliğim bütün sırlarımı saklayan sırdaşım
Tozlu topraklı yolların ,yazın dayanılmaz sıcağın ,
Sabahları sokaklardaki  seyyar satıcıların,
Cadde ortasındakı araba tamircilerİ, kaçak mazotçular,
Çarpık  kentleşmen ve ezan sesleriyle gönülleri şad eyleyen camilerin
Nur yüzlü yaşlı insanların ,günahsız melek yüzlü çocukların ve
Misafir perverliğiyle gönülleri şad eden insanların
Kadim mezapotamya halkını barındıran mübarek şehrim.
Herşeyinle seviyorum seni ,sevgiyi sende tanıdım çünki
Canlı bir sinema sanki bütün hayatımın şerit gibi akması gözümde
Sende yaşadıklarım ilk aşk ,ilk sevgi, ilk dostluk, herşeyi ilkkinin sende olması
Şefkatli kollarında uçup gideceğim gurbet ellerine ,bu kolay değil gerçi,
Herşeyiyle seni hayatının anlamı yapmış bir anneyi göz yaşlarına boğmak
Kolay değil ve kolayda olmayacak arkamda hayatımın güneşini bırakmak
Ben giderken sizleri merhametli kızıltepenin şefkatli kollarına bırakacağım
Ben giderken üzülerek değil  sana kavuşma sevinciyle gideceğim...
Görüşmek üzere!!!!


                                                                                         Mehmet Emin Uçaş

13 Ocak 2014 Pazartesi

MEZAPOTAMYADA BİR DÜŞÜNME MOLASI
Bir oturuştur benimkisi sebebi bilinmez
Kışın keskin soğuğunda bir dinenme molası belki
Memleket topraklarında geçmişe yolculuk
Yada eski bir sevgiliye özlem ve onun bıraktığı boşluk
Ama dedim ya bilinmez bu başım öne eğik
Düşünceli  oturuşumun derin sebebini
Bir HALIKI KERİM bilir birde ben
Bir sırdır HERŞEYİN  SAHİBİYLE aramızdaki bilinmez
Cevabı kadim mezapaotamyanın topraklarında gizli

                                                              Mehmet emin Uçaş

8 Ocak 2014 Çarşamba

lanetlenmiş hayatlar

Çoğu zaman hayatın beni  çok kötü ve kederli bir ruh haline soktuğunu fark ediyorum
Ama bu ruh halini çoğu zaman sevinçler bazen de umutsuzluklar sürdürür
Ve soru çoğu zaman aynı oluyor
Bu kadar mücadele ve beni hayata bağlayan hayallerin sonu bu umutsuzluklar mı olacaktı diye.
Çünkü bir kere her geçen gün ömrümüzden daha da önemlisi tutunduğumuz o dalın aslında o kadar sağlam olmadığını hatırlatır gibi.
Peki gerçekten bizi bu hayata bağlayan nedenler bir gün son bulacak mı?
Son bulmayacağını ümit ederim.
Çoğu zaman kendimizi öyle oyunların içinde buluruz ki fark ettiğimizde kendimizden tiksinmeye başlarız üstelik yaptığımız hataları kabul etmeyiz.
Sonra biz başkalarını bir şekilde o oyunların içine çekiyoruz ve birbirimizden çok farklı olmadığımızın
kanısına varıyoruz.
Sonu ne olursa olsun birşeyleri  iyi niyetle yapıyorsak bir gün bir şekilde o iyilikler yüzünü bize çevirecektir.
İnsanlık için  yapılan iyilikler keşke sadece birşeyleri daha iyiye doğru yol aldırma amacında olsa.
Çünkü öyle pis alışkanlıklar ve olgular edindik ki karşılıksız birilerine yardım etmeyi bırakın  çoğu zaman onları  görmemezlikten geldik..çoğu zaman da bir tebessümü fazla gördük bizden sadece var olduklarını hatırlatmamızı isteyenlerden. çoğu zaman da görmezlikten geldik o laneklenmiş hayatımızda birşeyler yaparken.
Umut çoğunun istediği tek şeydi.
Peki yarınlara umutla bakmak zor birşey mi?
Eğer siz de benim gibi kendinizi yorgun hissediyorsanız  yaparım, ederim
gibi güçlü fiilleri kullanmak size çok zor gelecektir.
Ama biliyorum ki eğer birileri bu hayata tutunmayı başarmışsa ve yarınlar onlar için umut kaynağı haline gelmişse bizim içinde ''Yarınlar''bir gün daha ne kadar çalacam hayatından diye yorgun düşecektir.
Umarım hepimizin lanetli günleri bir gün son bulur yerine verimli ve faydalı günler gelmesini dilerim.
Umutlu Yarınlara. ..

3 Ocak 2014 Cuma

Zenginlik insana ait bir özellik değil. Para insanın doğal bir parçası değil. Kaybolabilir, çalınabilir, soyut bir kavram, bir takım sıfırlar. zaten hayatta anlamlı olanlar parayla sahip olunamayanlar. Kitap, çalışacak insan, eşya alabilirsin. Ama bunlar bilginin, dostluğun, paylaşma duygusunun yerini tutamaz.

Oysa zengin aptallar paranın çok önemli olduğunu sanıyorlar, bu yüzden de servetlerinin kendilerine ruhsal bir ayrıcalık, özel bir mutluluk getirmesini bekliyorlar. Bu mümkün olmayınca, içleri de boş olduğu için can sıkıntısı başlıyor.

Konuşacak bir şeyleri olmadığı için tavla, kağıt oyunu falan oynayarak tahammül edebiliyorlar bu hayata ve birbirlerine.

Veya işkolik oluyorlar, sanki kıtlık koşullarından kurtulmaları gerekiyormuş gibi işlere dalıyorlar.

Önemli olan hoş sohbet, arkadaşlık, dostluk.
Gerçek zenginlik sahiplik duygusu hayatta amaç olan bu.
Para ve parasal zenginlikler sadece işin teferruat kısmı.
Olduğu yada olacağı yerde mutluysa/mutlu olacaksa insan
Sorun yok.
Kötü dakikalar sadece hayatın anlarının sıkıcı cilvesi.

Ah aptal zenginler.

Sizin yerinizde olsam intihar ederdim.