17 Aralık 2013 Salı

GİDERSEN GİT

 
Öyle üzgünüm falan ,yapma bunu .
Bavulunu al çek git .
Uğurlamaya  gelinde  deme ;çünkü mevsim kış ,hava soğuk ,
Şimdi işin yoksa hastalan ,ilaç falan ne luzumu var canım ,
Taksiye atla git ,arkana bakmadan ,tek kelime etmeden .
Neymiş öyle adres vermeler falan , hiç gerek yok .
Umurumda mı sanki gidişin, gidersen git .
Hem ben zaten yalnızlığa alışkınım  seni tanımamış gibi yaparım.
Sekiz sene zaten hep yalnız kaldım  ,yalnız değil aslında yalnızlıkla arkadaşım.
Senden başka yapacak işim mi yok sanki ,
Diploma projemi yazarım,üniversiteye giderim,ders çalışırım,spor yaparım,
Vakit bulursam bir güzelle tanışırım,zaten seni düşünmeye vakit kalmaz.
Gidersen git .
Ne yani sen gideceksin diye üzülecek miyim?
Hiçte bile ,hem üzülmedim ki sadece rol yapmaya alıştım ,üzülmüş gibi yaptım.
Gözümdeki yaşlar değil  dert etme az uyudum ondandır  ,
Gidersen git,
İkiz mi doğduk senle , topu topuna birkaç aydır tanıyorum seni,
Gidişin koymaz bana yani,
Yapacak onca güzel şey varken seni mi düşünürüm ben ?
Mesela seyrek kar yağışında Ştefan Cel Mare caddesinde  gezmek,
Alepoda tadı değil sadece ismi benzeyen bir Afrikalının elinden kebap yemek,
Eminesku kütüphanesinde kitap okumak ,film seyretmek Patria sinemasında yada lakabı doktor
Kendisi can dostum olan Nafiz le nargile içmek ,başım stresteyken
 Selim ve Ozan ın ilaç  gibi atmosferine dahil olmak ,
Gidersen .... git diyemiyorum artık,
Kelimeler boğazımda düğümleniyor çünkü.Kendimi kandırıyorum sadece.
Gitme  SİDAR
Gitme dostum,
Gitme Batman ın nadide çiçeği,
Sana nasıl git derim ,gidişin hüzün yağmurlarını yağdırırken üzerime,
Sana nasıl git derim içim buz tutarken gidişine,
Gidersen kim anlatır futbol maçlarını,kim gülüşüyle dertlerimi unutturur bana ?
Kim Mezapotamyanın entel gencini canlandırır gözümde?
Kim duruşuyla umut yeşertir yüreğimde?
Gitme güneşin rengini esmerlikle tenine çalan özgürlük sevdalısı ,
Gidersen !!!
Batman ismine küserim ,
Darılır seni içimde gömerim ...


6 Aralık 2013 Cuma

MARLIYN MONROE 
SENI GORMEK GUZEL SEY MARLIYN MONROE
SIYAH BEYAZ RESIMLERINDE OLSA BILE .
YASADIGIMIZ ZAMANIN FARKLILIGINA RAGMEN GUZELLIGINE HAYRAN OLMAK GARIP SEY.
BUNCA GÜZELLERIN GUZELLIGINI UNUTTURAMAMASI HAYRANLIK UYANDIRIYOR ICIMDE.
MARLIYN MONROE ,MUTLULUK DAGITAN DUNYA GUZELI COCUKSU GULUSUNE BAKMAK MUTHIS BIR SEY,
SENI DUSUNMEK VAR OLMADIGIN BIR ZAMADA ,SENLE HAYALLER KURMAK TAPTAZE DUNYAMDA TUHAF SEY MARLYN MONROE....

16 Kasım 2013 Cumartesi

Bir insan bi işe başlarken ve de bitirirken mutlu olduğu kadar neden o işin ortalarındayken bu denli mutlu değildir ??

14 Kasım 2013 Perşembe

Yaşanan her saniyenin
Her anına nüfuz etmiş
Başı beyni göçük insanlar.

Yığın yığın üzerlere gelen
Bitirilmek bilinmeyen
Arzu ve isteklerin peşinde koşanlar

Toplumda bir yer edinememiş
Kendini geliştiremeyen
Yeniliklere kapalı ve karşı
Bir o kadar da bağnazlıklara
Üs olan
Sorumluluklarından kaçan
Yaptığı herhangi bir hatada
Suçu devlete ve Tanrı'ya yıkmaya çalışan
Dünüyle yarını birbirini tutmayacak
Paravan akıl hocaları.

Egosu çığ gibi
Beklentileri sadece o "an"dan ibaret
Zaman sömürücüler.

Ne derseniz deyin
Ne bilirseniz bilin
Şu bir gerçek ki:

Tekkeyi bekleyen çorbayı içer...

28 Ekim 2013 Pazartesi

ACI ÇEKMEK İNSANI GÜÇLENDİRİR Mİ?


Acı alfabenin ilk harfi olan A halfiyle başlıyor,üç harften oluşan bu kelime öyle görüldüğü gibi masum değil aslında,bilakis yaman bir kelimedir.
Acının sözlük anlamı; maddelerin dilde bıraktığı yakıcı duygu veya herhangi bir dış etken dolayısıyla duyulan rahatsızlık,ıstırap.
Acı görülmez bir şeydir.Tarifi zor anlatması meşakatli ,bazen bir sürü kelime gerektiren uzun bir cümle ,bazen  sözsüz öyle masum ve çaresiz bakışınızla anlatalabileceğiniz  tuhaf birşeydir.
Çiğ köfte ,soğan yada biberin acısının etki alanını gösterebilirsiniz.Yada fiziksel bir dış etkenden doğan bir yaralanma ,yanma,kırılma veya kesiğin yerini gösterebilirsiniz.Fakat ya ruhunuzdaki acıları ?onları gösterebilir misiniz?
Varlığımızın aktif göstergesi olan yaşamak fiilinde acı yaşamımızın ikiz kardeşi durumunda olan duygumuzdur.
Bizden götürdükleri kadar şüphesiz bize kattıklarıda inkar edilemeyecek kadar önemlidir.Mesela inanç penceresinden bakarsak ,acıya yüklenen mana ;sebat,günahların kefareti olacak bir meziyet ve Allah a yaklaştıracak bir duygudur.Konfüçyüs e göre;bir elmas nasıl yontulmadan güzelleşmezse ,insanda acı çekmeden olgunlaşamaz.
Nietzsche göre;bizi öldürmeyen her acı bizi dahada güçlendirir.Yaşanarak öğrendiğimiz  bu hayatta ,yaşayarak tattığımız acılarımız ve sevinçlerimiz var cebimizde.Evet kömür ve elmas için ateş nasıl ayırıcı bir faktörse bizim için de acı aynı derecede ayırıcı bir faktördür.Güçlüler ayakta kalır zayıflar düşer.Bazen güçlendirir bizi ,bazen iskence verir bazen sonu hüsran bir ayrılık tattırır,bazende çaresi bu düyada olmayan bir felaket olur bizim için.Hepimiz hayata eşit başlamadığımıza göre ,çektiğimiz acılarımızda aynı olmayacak malesef.Kendimizi avuturuz bazen çekilen acılar kutsal diye ama her acının olumlu bir karşılığı olmayabilr.Acının bize sabretme ,olgunluk ,kişiliğimizi güçlendirme gibi güzel getirileri vardır.
Bir cümle gibi sonu nokta ile bitecek  bu hayatımızda ,acılarla sarmaşdolaş olacak bu ömrümüz,sarmaşdolaş sarılacaklar bize acılarımız.
Yıldırım kopacak kimilerin ardından,bir gürültü bir parıltı sonra kara bulutların o serin göz yaşları yağacak toprağa ve üzerimize.Belki bir çiçeğin bedeninde renklerle merhaba diyecek ,belki susamışlara su ,çatlamış toprağa bereket getirecek.
Ben giderken ,yani belli olmayan o günde ,sonbahardaki sapsarı yapraklar gibi yavaş düşeceğim.Kendimi rüzgarın şefkatli kucağına bırakacağım.Bir çığlık ,bir haykırış ,bir ağlama sesi yada bir annenin feryadı duyulur belki.belki de kimseciklerden habersiz bir yıldız kayar gibi giderim..Birileri ağlayacak tabutuma sarılarak,belki bir dostun uzaktan sessizce acılar içinde gözleri dolacak,varsa bir sevdiğim yalnızlığa boğulacak.Yıkayıp bembeyaz kefene saracaklar beni .Arkamdan namaz kılınacak müslüman topraklarda olursam eğer,
bu hayatta en çok anneme acı çektirdim.Doğarken sancı ile giderken ayrılığı hediye ederek.Gidişim muhteşem olmalıydı ,öyle hayal ederdim,acısız ve acı dağıtmadan.Yalnız elveda derken kalanlara burada bırakacağım acılarım ve ayrılığım var .Bugün cömert olacağım ben giderken sevdiklerime bol bol acı dağıtacağım .

Bana acılarını ver sevgilim
Şu minnacık aciz bedenime yükleyeyim onları
Ben acı çekerken ,hasret kaldığım gülüşünle
Umut serp şu minnacık yüreğime...

Moldovada sıcak bir gün sonbahar mevsiminin bir lüksüdür bu şehirde yaşayanlar için.
Bulutlar tatile çıkmış sanki,kocaman kütleli Sovyet Rusya dan kalan binanın kalın duvaları güneşle öpüşür,
Sıcak paltolar yerlerini mevsimlik ceketlere verir,geniş caddeler çok insan ağırlar.
 Sonbaharda çırılçıplak  soyunmuş ağaçlar bir sürü gözle selamlaşır ,sohbet eder,
Buluşmak için güzel bir bahanedir sevenler için,
  Bu gün sarışın ,siyah,kumral kızlar saçlarını soğuktan örtmez,
Dalgalanır o güzel saçlar deniz mavisi gözlerin rehberliğinde,
Yürümekte zorluk çeken yaşlı bir teyze ağırlığından kurtulur kalın deri paltosunun,
Böyle güzel günlerde içimde mutluluk fırtınaları kopar ,bir de üniversitedeysem ,sevdiğim arkadaşlarım yanımdaysa ,başarıyla verilmiş bir sınavın sevinci  varsa  içinde  plastik bardakta içtiğim kahve keyfini hiç bir şeye değişmem ben... 

21 Ekim 2013 Pazartesi

KAFAM ÇELİŞKİLER DİYARI BU GECE


Nedendir bu kararsızlık  bilinmez.Hergün tekrar ayağa kalkmak için yapılan programlar ve uymak için değil sanki yeniden değiştirilmesi için kendimize verilmiş  sözler ,stress dönemlerimde bir rahatlama bahanesi olsun diye saatlerce üzerinde düşünülerek oluşturulan planlar.Yaptığım hiç bir plana sadık kalmadım  bu güne kadar .Dürüst olmak gerekirse hazırladığım ders çalışma programlarına uyduğum zaman ,onları hazırlamak için harcadığım zamanı geçememiştir .Her kendime verdiğim bir söz bir öncekinin sonu,yeni bir sözün başlangıcı oluyor çünkü.Zaman böyle akıp geçerken sahip olduğum durum sadece yaptığım şeylerin bir sonucu oluyor ,hepimiz kendi yaptıklarımızın  sonucu değil miyiz sanki.Hep şimdi diyorum  gelecekte hedeflerimlerimle selamlaşır gibi ve onların benden uzak olduklarını bildiğim halde ,kafam çelişkiler diyarı bu gece ,bana düşman ,bana karşı ,bana inat savaşıyorlar benimle.bu tembellik ,bu gevşeklik,bu bırakmışlık niye ?Üstelik yapılacak ,öğrenilecek onca şey varken yumuşak bir döşekte rahat bir uyku uyuma isteği.Tuhaf değil mi sizce hedefleri ve tembelliği aynı kafada bulundurmak?Çelişkiler nasılda dost olmuş kafamda , tüh yine kandırdı beni umutlarım yenik düştü tembelliğe,oysaki bir savaş ve onurlu bir direniş yaşanmalıydı savaş meydanında.Yenilginin bayrağı görülüyor ufuktan ve ben yine yeni bir program yazmak için ellerimi sıvar gibiyim .Çünkü bu yenilgiyi ancak yeni bir umut morfini unutturur bana.Hep başka şeylerden ve başkalarından korkarız bizi yenerler diye ,fakat ya KENDİMİZDEN ??




20 Ekim 2013 Pazar

Hayatı seç.
 
İyi bir lise ve üniversite seç.
 
Bir iş seç.
 
Bir eş ve
 
Beraberinde dubleks bir ev...
Bir kariyer seç.
Dev ekran para tuzağı bir televizyon seç.
Çamaşır makinesi,
 
Son model full artı full bir araba,
Çok gösterişli bir ofis.
 
Akıllı cep telefonu ve beraberindekileri.
Sağlıklı olmayı,
Düşük kolesterolü ve diş sigortasını seç.
Vücuduna güveniyorsan bacak sigortasını da...
Sabit faizli ihtiyaç kredisi taksitlerini seç.
Arkadaşlarını seç.
İyi aile babası olacak olanlardan.
 
İtalyan moda kıyafetler ve onlara uygun bavullar seç.
Şöyle iş görüşmelerinde
Önünde düğme ilikletecek cinslerden
Taksitle satın alabileceğin, 
Hint kumaşlarından yapılmış üç parçalı bir takım elbise seç.
 
Kendin monte edeceğin mobilyaları,
Pazar sabahları kim olduğuna hayret etmeyi seç.
O koltukta oturup zihni körelten,
Ruhu sömüren yarışma programları izlerken
Ağzına abur cuburlar tıkmayı seç.
 
Yerini almaları için ürettiğin,
Bencil ve şımarık veletlerin
Hala yaşadığın için mutsuz olduğu bir evde
Karı dırdırıyla ölmeyi seç.
 
Kısacası;
Geleceğini seç.
Hayatı seç...
Ama neden böyle bir şey yapmak isteyeyim ki?
Ben seçimler hayatını seçmemeyi seçiyorum.

Neden mi?
Nasıl neden?

17 Ekim 2013 Perşembe

Sorular ve Cevaplar

Bilge adam uzun bir sessizlikten sonra sordu muhatabım olan kisi ya da tanrı nerede .sessizliğin hep beklenen an olduğunu düşünmüştü . hüzünlenmişti ve  bir an da çok tuhaf bir ruh haline girmişti.gerçekten sorularının cevabını alacak mıydı
Ve bir an da bir ses duymuş gibi oldu ama nerden geldigini bilmeden..
Belirsiz kisi soruların cevabını neden almak istiyorsun ki dedi
verilen cevaplar seni hiçbir zaman  ikna etmeyenilir ki bazen sorunun cevabı değişir .
aradığın cevaplar belki çok uzaklarda degildir içindedir çoğu zaman dışımızda ararız çünkü.
Bilge adam sese kulak verdikten
Sonra tekrardan düşündü neden böyle bir yola girmişti hiç beklemediği bir ses belki de ona dur diyordu . ama cevabını almak istediği en önemli sorulardan biri adalet gerçekten var mıydı? Bu sorunun cevabını alamamıştı. Hep adeletin hüküm sürdüğü  bir dünya hayal etmişti. Bütün sistemlerde adalet çarkın en önemli dişiydi ve hep adaletten bahsediliyordu .Adaletten en çok bahsedenler genellikle adaletten en çok uzaklaşanlar oldu. insanlar çoğu zaman hep kendini düşündü belki de adaletin gerçek düşmanı onlardı . bilge adam o anda bir cevaba ulaştığını sezdi en azından bir cevaba ulaşmıştı.Sonra neden adalet diye bir sey türemişti onu  düşündü.  adalet  insanların bir anlamda birlikte kabul ettikleri olgulardı .adaletin hiçbir zaman olmayacağını anladı çünkü adaleti isteyen kadar istemeyen insanda vardı.
Sorular bu sekilde gidiyordu ve artık bir cevabında peşinde değildi çünkü herkes soruları kendine göre cevaplandıracaktı ve çoğu şeyde sorunun kesin bir cevabı olmadığını düşündü.
Bilge adam tanrıya  cevap verdi ne istiyorsun benden?

15 Ekim 2013 Salı

mutluluk üzerine

Çok düşündüm bir birey neden yaşamak ister
Bir insan
En önemlisi nasıl mutlu olur
Yada mutlu olmak neyle alakalıdır
Yaptığım tecrübeler bana öğretti ki nerden geldiğini unutmayacaksın
Çünkü nerden gelmişsen oraya gideceksin bir gün ya da içinde bir şey hep seni oraya götürür
Mutluluk bence bir insanın değerlerine olan bağlılığının bir ölçütüdür
Ya da birey diline kültürüne örf ve adetlerine ne kadar bağlı yaşarsa
Mutlu olma ihtimali artar
Tabi ki burda tatmin olma ölçütü var
Birey yaptığı şeylerde tatmin olmak ister
Kendini var eden değerlerle yaşadığı zaman tatmin olma noktasında bir sorun yaşamaz
Ama kendi değerlerinden uzaklaştığı zaman
Sonradan öğrendiği daha doğrusu tanıştığı kültürler ona farklı geldiği için cezbeder onu sonradan  öğrendiği kültürleri hayatına entegre ettigi zaman bir noktadan sonra
tatmin etmez onu
Yani hep birşeyler eksik gelir ona
Çünkü onun için yaşam ölçütleri değişmiştir  yaptığı yanlış ise kendi değerlerinden uzaklaşmasıdır yeni kültürleri öğrenmesin demiyorum
Yeni kültürleri yeni inançları öğrenmek lazım
Öğrenmeliyiz ki bizden olmayanları anlayalım diye
Ama burdaki hassas nokta onlar gibi olmaya çalışmak bence
Yozlaşmış bir bireyden bahsediyorum
Evet başa dönecek olursak hepimiz birşeyler için yaşıyoruz
Ama tatmin olma ölçütü bunlarla alakalı değildir
Birey ne istediğini biliyor ve yapıyor ama olayın özüne indiğimizde tatmin olma ölçütü daha önemli ve öncelikli olmalı. Tatmin olduğunuzda ruhen bir doygunluğa ulaşıyorsunuz ve üretim aşamasına geçiyorsunuz
Yani bir anlamda ilk önce kendisine daha sonra  çevresine ve toplumuna yararlı bir fert olma vasfını taşıyorsunuz
Ki aslında çoğumuzun istediği bu degil mi
Yarınlara hep birlikte faydalı bir birey olmak dileğiyle

14 Ekim 2013 Pazartesi

Varlık yürektedir.
Mal mülk iyidir ama
Kötünün eline geçince
Yanında getirisi kibirdir.

Olsun.

Çalışmak iyidir.
Amma velakin
Bazı huylar gibi
Çalmak da bakidir.

Ne kadar yüksekte olsa da dalları
Yaprakları yine yere düşer.
Toprak olur.

Korkun
Geldiği yeri bilinip
Gideceği yeri belli olmayandan
Azrail de adamın ayağına gelir ama
Götüreceği yer bellidir.

Her selam verdiğine taviz verme
Alışkanlık yapar bazı şeyler.
Çok acındırırsan arsız olur
Aç bırakırsan hırsız olur
Yanındakini iyi bil.

Elbet her şeyin başladığı yer varsa
Biteceği an da vardır
Hep ben
En ben
Deme
Alçakgönüllülük iyidir.

Hakkın toprağında mülküm var,
Dam ile harmanda hakkım var,
Güçlüyüm kuvvetliyim, mevkiim var deme.
Adamı sırt üstü yere vuran var,
Kara karıncayı gece gören var.

13 Ekim 2013 Pazar

Yalnızlık Üzerine

Ve çocuk dedi ki ben yalnızlığı seçtim.ben sensizliği,sessizliği ve yokluğu seçtim çünkü yalnız ölecektim  yalnız doğduğum  gibi. yalnızlık  bir çıkar ilişkisine dayanmadan yaşanmalıydı çünkü tek kişilikti tek ruhtu yalnızlık .sevinçlerimi üzüntülerimi anlatamadım çoğu zaman belki de hiç çabalamamalıydım bazı şeyleri anlatmak ve paylaşmak icin.Yalnızlık çoğu zaman ilaç;  bazen de zehir gibidir. doğru zamanı beklemek değil doğru yerde olmak hiç değil. Yalnızlık bence insana bahşedilmis en güzel şeydir.yalnız olduğunu  hatırlamak en önemlisi işte.iki yalnızın bir bedende ruh bulmasıdır bazen .hayatın anlamını insana tattıran en güzel duygudur yalnızlık.Çoğu zaman yalnız olmadığımız hatırlatıldı bizlere kendileri yalnız oldukları halde.bekledik birilerini en beklenmedik  zamanlarda   içimize  dokunmalarını hala da bekliyoruz sesleri bazen de içimizde aradık seslerin cevap vermelerini hala da bekliyoruz.
Yalnızlık bir yok oluş olmadı hiç bir zaman bazılarının bir düşü bazılarının bir sonuydu.yalnızlık sadece beni anlayın dedi çünkü o bizdik,bizlerdik kurtulamadık ondan .içimizdeki yalnızlıklara.
Asrın en büyük hastalığıdır çoğuna göre.  bazıları birşeylere  inanarak kurtulacaklarını  düşündüler ama onlar  idrak edemediler inandıkları kişilerin,tanrıların  da yalnız olduklarını. yalnızlığın ilacı  hiç  olmadı sadece bir süreliğine geçiştirdi ama tekrar göründü bizlere.
Hep yalnzlıktan kurtulma umudu taşıdık içimizde. Çoğu zaman yeterliydi ama umutlarımızı yitirdiğimizde dünya karanlık yüzünü tekrar gösterdi bizlere. yine ne kadar güçsüz olduğumuzu hatırladık.

11 Ekim 2013 Cuma

Öldürecekler bizi

Öldürecekler toprağın, gökyüzünün sahipleri. Son verecekler  yaşamımıza peki düzenin sahiplerinin bizden istedikleri neydi ? Neden bir süreliğine yaşatıyorlar bizi. Öldürmüşler aslında farkında olmadan.Bu kadar basit ve aynı zamanda çetrefilli olmamalıydı bizden istedikleri. Bence tanrının bizden istediği şey tanrının bizimle olduğunu bilmemiz ve onu içimizde aramamız gerektiği. Onu ne kadar uzaklarda aramaya başlarsak kendimizden o kadar uzaklaşıyoruz .insan doğar bir amaç için, büyür tanrıyı bulmak ve keşfetmek için, gelişir tanrının özelliklerini yaşamak için,ölür tanrıya kavuşmak için.

9 Ekim 2013 Çarşamba


Kaybedebilmek bir varlık göstergesidir aslında.

Uçurtmasının ipi kopan çocuğu canlandırın gözünüzde.

Ya da (Tanrı’dan tek dileği)frenleri tutmayan arabasında

Evine ekmek götürmeyi telaşla ve azimle bekleyen işportacının alın terini.

Elden ayaktan gidenler çoğu zaman kayıptır bizde.

Belki de bir lütuf

Bilebilir miyiz?

Şükür itaat falan filan?

Garip de mi bir şeylerin yanında?

Olamadım yine bu akşam

Güfte beste olmuş da

Ben olamamışım

Dostlara selam olsun

Haydi daha sonra görüşmek üzere

‘’Küçük bir öneri (tavsiye öneri artık ne dersen)

Dostların varsa haline üzülen

Emin ol tek sen değilsin

Umut peşinde koşan…’’

                                                                                              O.S. …

7 Ekim 2013 Pazartesi

Tüketim Hastalığı

Neden hep bir yarış içerisindeyiz.
Neden insanlar arasında dayanışma  hep arka planda bence hep benmerkezci krakter yapısının ağır basmasından kaynaklı.
Rekabet insanlar arasında hep duvarlar ören bir sistemdir bence.
Kardeşçe yasamak ve paylasmak varken neden herkes kendi köşesine çekilmiş vaziyette. Insanlar her geçen gün daha da mı yalnızlasıyor dersiniz?
Bence bu sorunun cevabını vermeye gerek yok.
Aslında olaya bazen yanlış yerden bakınca hersey daha farklı görülebilir ama neden hayat artık insanları tatmin etmiyor hep daha fazlasını istedikleri için mi?
Bence mutlu ve huzurlu olmak için insanın bir şekilde elindekilerle yetinmesi lazım.
Hayat standartları yukseldikce ihtiyaçlarda artıyor ister istemez. Bunun için bir sınır koymak lazım
Bu hastalığın en büyük sebebi hep yukarıdakilere bakıp  neden onlarda var bende yok mentalitesiyle harekat ettiklerinden dolayıdır.
Bazı şeyler ihtiyaç olabilir ama nerde duyacağını bilmek lazım çünkü  bunun sonu yok
Eğer hersey sevgi etrafında dönüyorsa o zaman bazen sevdiklerimize söylediğimiz güzel bir söz çoğu şeyden daha degerli olabilir .
Sevdiklerinizle hep birlikte kalmaniz dileğiyle

6 Ekim 2013 Pazar

bozuk düzenin insanları

Birseyler yasamak için birşeylerden  feda ediliyor hep bunun neresinde adillik. ben ki huzurlu yaşamak için çoğu seyden ödün vermek zorunda kalıyorum.  kolay olmuyor bazı şeyleri sahip olmak ya da bazı şeyleri aşmak. .
Aşmak dedim de aklıma geldi bu rekabet niye. kendi yukselsin diye arkadaşının ayagini kaydiranlar mi dersin sırf bir basamak yükselmek için onurunu şerefini ayaklar altına alanlarını dersin yani birseyler icin hep birseylerden feragat ediliyor
Olmaz olsun böyle düzen ama ne yapasin deyip bizde işin icinden çıkalım mı  yok kardes biri bu duzene artık dur desin
Daha çocukken bunun temelleri atılıyor oglum bak arkadasin dersleri iyi neden senin iyi değil karşılaştırmalar cekememeler...
Bireyin bence topluma yararlı ve yaratıcı olmasını istiyorsak önce kendisini kefsetmesini sağlamaliyiz bu nasıl olacak diyorsanız çocuğun iyi olduğu alan hangisiyse o alan üzerinde çalışmalar yapmasıyla önünü geçilebilir
Çocuk bir kere yanlış yetistiriyor
Hep başkasıyla kendisini karşılaştırarak
Yani bireye ilk önce diğer insanlardan farklı ve özel olduğunu kazandırmalıyız ondan sonra artık hangi alanda ilerlemek istiyorsa destek olmalıyız diye düşünüyorum
Birey ancak bu şekilde kendisine ailesine toplumuna faydalı olabilir
Basa donecek olursak eğer gerçekten birseylerden ödün verilecekse en azından değmeli .

insanız biz

Burada insanın kendini bazı kalıpların icinde hapsetmenin yanlıslıgına deginmek istiyorum.Bazen çoğu seyde kesin bir sonuç olmadığını soylerim haklı bulurum kendimi çünkü insanlar kabul edilmiş yargılardan çok duygulara öncelik verirler aslında mantıklı duruyor cogu zaman neden mi çünkü kabul edilmiş yargılar insanları sınırlandırır . esnek ve kişinin özgürlüğüne bırakılmış degerlerse kişinin kendini daha rahat ve özgür olmasını sağlar tabiki de belirli normların olması şart ama bunlar kişinin kişisel tercihlerini kısıtlamadıgı surece. insanların kendini daha mutlu ve huzurlu hissedeceği bir düzen kurulabilir..

5 Ekim 2013 Cumartesi

yarınları olmayanlar

Bilge adam dedi ki hayat bu  kadar ucuz ve bu kadar değersiz olmamalıydı bu mücadele ve  bu acıların karsılıgı bu olmamalıydı ben bu düzen içinde yaşamak istemiyorum dedi ve son verdi yaşamına. ...
Son verirken seslendi bu düzenin sahiplerine siz bu kadar bencil ve hırslı olmasaydınız belki yarınlara umutla bakan bir nesil yetişirdi siz kendi kişisel ihtiyaçlarınız uğruna bir nesli yok ettiniz adelet yok mu eğer adalet yoksa tanrı nerde...
Tanrı eğer adaleti sağlıyorsa neden bu kadar bekledi bu insanların bu kadar hayvanlasmasına belki de herkes hakettiğini alıyordur..

2 Ekim 2013 Çarşamba

Günah ve Ben

Beni yargılamayın  ben günahlarımla yaşıyorum ben günahlarımla  konuşuyorum iyi de anlasıyoruz hatta kıskandırmak gibi olmasın bir parcamdır onlar .Yalnız olmadığımı hatırlatıyorlar bazen
Ve yalnız ölmeyecegimi bir yaratıcının oldugunu hatırlatıyorlar bazen.
Bazen de onları cok sahiplenmememi söylüyorlar her şeyin aşırısı zararlıdır diye ...
Ve en çok onlara hak veriyorum
Bazen de onlardan korkuyorum ama sonra düşünüyorum da çokta kötü değiller hatta bana en güzel anlarımı onlar yaşattılar
Ve dönüyorum bir daha günah işlemek için sabırsızlanıyorum
Çünkü onları özlüyorum
Ve onların da beni özlediklerine eminim....

1 Ekim 2013 Salı

Mutluluk üzerine

Bilge adam uzun bir süre nerde hata yaptim diye düşündü. .Ona ogretildigi gibi değilde hersey cok güzel olacakti hani hersey en kötüsü de mutluluk diye birseyin  varlığından bile söz edilmiyordu.ya yanlış yerde doğmuştu ya da yanlış yolu seçmişti.ama bilge adam  emindi yaptıklarindan yanlış yerde doğmuş olamazdı çünkü doğduğu yer insanligin dünyaya gözlerini açtığı yerdi. Yanlis seçimini de yapmış olamazdı çünkü çocuk ihtiyatlı bir şekilde hareket  ediyordu o zaman anladi ki Mutluluk diye bir seyin olmadığını sadece sıkıntıları daha az olan insan vardı.

30 Eylül 2013 Pazartesi

Bir Düşünürden

Ve dedi ki bilge adam bunlar dünyevi seyler bunlar benim sorumluluğuma verilmemeliydi ben başka bir görev için gonderirdim insanlara yol gostermek ve onlara doğru yolu söylemek  icin baska bir sey icin değil ..ve bilge adam dedi ki bana bu görevleri vererek beni yolumdan ettiniz neden başkasına vermediniz bu görevleri.
 gücüm  tükendi artik donmeliyim bu benim size getirdigim iletiydi
En büyük silah kalemdir dedi .O  kalemin yazdıkları belki sizin başlangıcınız belki de sonunuz olacak O kadar keskindir O kalemin yazdıkları...
Ve O  kalemden dokulen kelimeler size önderlik edecektir siz farkında olmadan çünkü ona bir ruh yüklendiğinizin bilmeden.
Ve bilge adam dedi ki neden bu kadar uzadı bu kelimelerin ihva ettikleri anlamı dışarı yansıtmalari .buldum dedi o kelimeleri özgür biraktiginizda....